4 Ekim 2015 Pazar

4 Ekim 2015 Pazar ( AŞK DETOKSU 12. Gün )




Gün Enerjisi ( Numeroloji ) : 13 / 4

Günün Rehber Kartı : Ay

Güneş : Terazi

Ay : Yengeç ( 03:21 itibariyle )

Gün Yöneticisi : Güneş

Bugün 03:21 itibariyle Ay, yengeç burcuna geçiyor. Dün 20:19 itibariyle Ay boşluktaydı. Dün geceyi biraz dağılmış hissiyle geçirmiş olabilirsiniz. Her şey yolunda, bugün güne enerjimiz daha yoğun bir şekilde başlıyoruz. Ayın boşlukta olduğu zamanlar içselleşmek için çok daha uygun zamanlardır. Yatıp uyumayı da seçmiş olabilirsiniz. Bedenen ve ruhen dinlenmenin daha yoğun yaşandığı zamanlardır. Ay yengeçte, hissel yoğunluk artar. Aile teması daha ön plana çıkar. Yengeç, öncü bir burçtur. Hareket isteği daha yoğun kendini hissettirir. İç sesinize kulak vererek hareket edin! Bu iki gün sulu sepken takılmalar olabilir( hüngür şakırt durumlar )! Rahat olun ve akıp gitmesine izin verin! Bırakın su aksın yolunu bulsun! Yağmur toprağı ışık ışık kokutsun ve içimizdeki bütünleşme( eril- dişil denge ) mümkün olsun!

Gün yöneticisinin Güneş olduğunu görüyoruz. Bugün kendimizi bulmak, özümüze bir yoculuğa çıkmak için güzel bir gün gibi gözüküyor! Özünüzdeki güç ve ışığı fark edin! Onu sevgiyle kabul edin! Bugün ‘’ Kendinizle sevişin! ‘’ desem, bu bizim için ne anlam ifade edecektir? Kendinizi, kendinizin karşısına dikilen kendiniz olup sevin! İşte bu demektir ki ‘’ Kendinizle sevişin! ‘’ Birlikte olun, tüm varlığınız ve bu varlığın sarıp sarmalamakta olduğu her şeyle!  Doğanın sesini daha bir duyun ve onun o sonsuz döngüsündeki güç ve ışıkta kendinizi bulun! Yenilenmenin kapıları açılsın ve bu yenilenme, ışığınız olup size derinliklerinizdeki gücü hatırlatsın ve yoğunlaşın, yoğunlaşın, yoğunlaşın! Bırakın sevgi yüreğinizden siz olan tüm yaşama aksın ve siz olan tüm yaşamdan size, oluk oluk! Burada neyin sesini duysak kendimiz olurduk? Her şeyin ardından bize huşu içinde gülümsemekte olan Yaradan sesi ve o ses, bizden öte bir gerçeklik değildi ve bunu anlamak önemliydi! Bugün sadece duyun her şeyden size seslenen kendinizi!

Rehber kartımızın ‘’ay’’ olduğunu görüyoruz ve Ay kendini en güçlü ifade edebildiği( yöneticisidir bu burcun ) yengeçte bulunuyor. Ay, duygular ve saklı kişiliğimizdir. Suyun derinlikleridir. Derinler açığa çıkıyor bugün ve bunun anlamı içimizdeki ışık olup büyüyor. İzin verin köklensin, büyüsün ve genişlesin! İzin verin aksın ve olsun! Dudaklarınızdan dökülsün kelimeler özünüzden dökülen bir ışıkla! Huzurun ve kendi sesinizi duymanın tadını çıkarın! Ne kadar değerli ve önemli olduğunuzun farkına varın! Siz insansınız ve yaşam sizinle nefes alıyor! Bunun ne kadar büyük bir önem taşıdığını hiç düşünmüş müydünüz? O zaman şimdi hatırlamanın tam sırası!

Gelelim gün titreşimine! Bugün ‘’ Öl! ‘’ diyor bize gün! Peki, bu ne anlama geliyor? Eski kral ego( buradaki egodan kasıt bizde ayrılık bilincini yaratandır ) artık olgunlaşma sürecini tamamlıyor ve ölümünü gerçekleştiriyor. Egosal benliğin oluşumunun söz konusu olduğu yolculuk bizim bilincimizin gelişimini en yoğun gerçekleştirdiği yolculuktur ve çok değerlidir. Ölümdeyse artık daha derinlere iniş gerçekleştirilir ve orada benliğin doğumu başlar. Benlikte, ben ve sen artık el ele tutuşur ve tıpış tıpış yürür. Bilir ki ben senin içinde, sen de benin içindedir ve bu birliktelik özün bize en değerli hediyesidir ve ‘’ İpleri ele al, kırmızı ipi elden bırakma, şimdi düzen kur! ‘’ diyor. Burada Ata ışık devreye alınıyor. Nedir Ata ışık? Nesillerimizin bize armağan  etmiş olduğu bayrağın ışığıdır ve onun gelişimi insanın derinliklerine doğru gerçekleştirdiği yolculuğun ışığını, ışığında yakmaktadır. Şimdi artık kontrol kurmak gerekir. Uyanmalı ve bunun uyandırılış olduğunun farkına varılmalıdır. İzin verilmelidir zamana, sana anlatsın sırrını, anlatsın ki insan bu sırda, yüreğinin sesini duyabilsin ve bunun ne anlama geldiğini kendi içsel yolculuğumuzun ışığında fark edebilsin.

Bugün Güneş günüydü ve Güneş, terazideydi. İşte bunu anlamak önemliydi. Şimdi sendeki ben, bendeki sen ve bu bütünlükteki yaşam dediğimiz ışık ve bu ışığın bizdeki ve bizim ondaki yolculuğumuz keşfedilebilmeliydi. Şimdi bir yerden başlamak gerekirdi ve iş, gözlerimizin içine bakıp ne kadar değerli bir ışık taşıdığımızı kendimize hatırlatabilmekteydi. Bakın gözlerinizin içine, baksanıza! Ne duruyorsunuz( Şımarıyorum )? İnanın çok seviliyorsunuz! İnanın, çok seviliyorsunuz…

ve gelelim bakalım ‘’AŞK DETOKSU’’muzun 12. gününe, çok da severim 12’yi, bakalım bu sayı bizi hangi derinliklere götürecekti:

‘’ Bugün size söylemek istediğimiz, çok kendinizden kendinize bir sesi duyabilmeniz! Bugün ölüm anının sırrını keşfedeceğiz ve yeniden doğmanın o eşsiz musıkisiyle buluşabileceğiz! Özellike bu kelimeyi seçtik; çünkü derinliklermize doğru bir yolculuktur gerçekleştirdiğimiz! Köklerimize ve belki çok daha derinlere… ve şimdi derin derin nefesler almanızı istiyoruz! Küçük bir çalışmamız var! Derin bir nefes alın karnıza doğru ve yavaşça verin… Derin bir nefes alın, yavcaşça verin ve derin bir nefes, yavaşça verin… Şimdi gözlerinizi kapatın ve aynı şekilde nefes alıp vermeye devam edin! Bir… İki… Üç… Dört… Beş ve şimdi kendinizi ilk anda hayal edin( insanın yaşama doğduğu )! Hiçbir şeyin henüz yeryüzünde olmadığı bir zamanda ve yeryüzünün doğumunu seyredin! Neler görüyorsunuz? Neyle, nasıl oluyor yaşamın kuruluşu? Ne gördüğünüzü, ne duyduğunuzu ve ne hissettiğinizi mutlaka takip edin ve doğa ile buluşun… Doğanın sesini dinleyin! Rüzgar olun esin, su olun akın, toprak olun doğumu kutlayın ve ağaç olun, kök salın… Bir kuş olun, kanat çırpın, rüzgarı teninizde hissedin ve çırılçıplak yaşamı seyredin ve şu an gece çöküyor ve gökyüzünde yıldızlar beliriyor… Onları seyredin ve aralarından üç yıldız seçin! Her birine birer isim verin, nedir bu isimler? Bunları kaydedin ve devam edin… Gecenin sessizliğini dinleyin… Burnunuza gelen bir koku var mı? Sizce bu neyin kokusu? Onu da kaydedin ve devam edin! Duyduğunuz bir ses? Sizce o neyin sesi? Onu da kaydedin ve ayı bulmaya çalışın! Hangi halde? Yeni ay, hilal, ilk dördün, son dördün, dolunay? Bunu da ilave edin kaydınıza( önümüzdeki ilk bu zaman sizin için önemli olacaktır ) ve gözlerinizi açın! Bir resim yapın ve mutlaka ayı gördüğünüz haliyle resmin sağ üst köşesine çizin ve şimdi doğumunuzu gerçekleştirdiğinizi fark edin ve kendinize yani bu resimde yüreğinize akan o ışığın sesine bir isim verin! Şimdi bu isimle bir melodi yaratın, bu melodi varoluş şarkınız olsun ve onda özünüzü hatırlayın ve buluşma başladı! İşte bu, şimdilik! Aha şimdi! ‘’

Sizi seviyorum,

Hüseyin Akdağ